Yemin delili nedir?
YİBK 03.03.2017 tarihli bir kararında “Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır.” ifadelerini kullanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225-238. Maddeleri yemin delilini düzenlemiştir. Yemin delili kati bir delil olmakla uyuşmazlığı kesin olarak sonuca bağlar. Ayrıca yemin delilinin bir diğer özelliği son çare olmasıdır. Yani yemin deliline başvuran taraf başkaca delil ileri süremeyecektir. Yemin deliline dayanacak tarafın bunu dilekçesinin deliller kısmında açıkça belirtmesi gerekmektedir. Aksi halde yemin teklifinde bulunulamaz.
Yargıtay bir içtihadında yemin delilinin deliller bölümünde açıkça belirtilmesi gerektiğini vurgulamış her türlü delil ibaresinin yemin delilini kapsamadığını bu nedenle yemin deliline dayanılamayacağına hükmetmiştir. HMK’nın 227/1. Maddesi “Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.” Hükmünü düzenlemiştir. Hükümden açıkça anlaşıldığı üzere yeminden başkaca delilin bulunması yemin teklif edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus HMK’nın 227/2. Maddesidir. İlgili madde “Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez.” ifadesiyle yeminin son çare olma özelliğini açıkça belirtmiştir.
Yemin kesin delil sayılır mı?
Yemin, HMK m, 225 te kesin deliller arasında sayılmıştır. Bununla birlikte, yemin delili, davanın taraflarınca delil olarak dayanılsa bile hemen ileri sürülmemekte, diğer delillerle ispat edilememesi ve hakim tarafından da bunun ifade edilmesi ve hatırlatılması halinde delil olarak dayanılmaktadır.
Yeminin konusu
HMK’nın 225 ve 226 Maddeleri yemin delilinin konusunu belirtmiştir. 225. Maddeye göre yeminin konusu davanın çözümü bakımından önemli olmalı ve yemin teklif edilen tarafın konuyu bilmesi gerekmektedir.
Yargıtay bir kararında “yeminin konusu kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar olduğundan, sadece temel ilişkinin tarafları hakkında söz konusu olabileceği hususu da göz ardı edilerek, yanılgılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.” ifadeleriyle bu hususu açıklamıştır.
Nitekim HMK 225 “Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.” şeklindedir.
Yemine konu edilemeyecek vakıalar
HMK 226. Maddesine göre yemine konu edilemeyecek vakıalar;
- Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar.
- Bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller.
- Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar.
şeklinde saymak suretiyle belirtmiştir.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar yemine konu edilemez.
Bu ifadeyle kastedilen re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı davalardır.
İkinci olarak hukuken geçersiz bir işlem yemin ile geçerli hale gelmeyecektir. Örneğin tapu devri resmi şekilde tapuda yapılır. Tapu devrinin ispatı açısından resmi şekilde yapılmış satış sözleşmesi gereklidir.
İşte bu gibi uyuşmazlıklarda yemin deliline dayanılamayacak uyuşmazlık ancak kanunun ön gördüğü şekil şartlarının varlığına göre ispatlanacaktır.
Maddenin son cümlesi “yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar yemine konu edilemez” demektedir. Bu konu ile ilgili Yargıtay’ın “Somut olayda, ektiği mısırların davalılar tarafından biçilerek satıldığı savına dayalı dava, davalılar yönünden suç soruşturması veya kovuşturmasını gerektirebilecek niteliktedir. Bu nedenle yemin delili gerekçesiyle hüküm kurulamaz.” şeklinde kararı mevcuttur.
Yemin delili nasıl edilir?
Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.
Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
Sonra “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” diye sorar.
O kimse de “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin eda edilmiş sayılır.
Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar.
Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler.
Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya engelli ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir.
Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir.
Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yeminin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
Yemine davet
HMK 228
(1) Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır.
(2) Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.
HMK’nın 228 Maddesi yemine davet usulünü düzenlemiştir. İlgili maddeye göre usulüne uygun bir yemin teklifi yapılmadan dava ile ilgili karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.
Maddeye riayet edilmezse yani usulüne uygun bir yemin daveti yapılmadan karar verilirse bu husus bozma nedeni yapılabilir.
Nitekim Yargıtay 3 Hukuk Dairesi 2019 tarihli bir kararında “..mahkemece yapılacak iş, öncelikle HMK’nun 228. maddesine göre yemine davet yapılarak, yemine konu maddi vakıalar hatırlatılıp buna ilişkin yemin beyanı bizzat davalı açıklaması olarak tutanağa geçirilmesinden ibaret olmalıdır. Ancak mahkemece bu hususlara riayet edilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir…” ifadelerini kullanmıştır.
Yine ilgili maddeye göre usulüne uygun yemin teklif edilmiş taraf geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmez veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçınırsa, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacaktır.
Haliyle böyle bir durumda yeminin kesin delil olma niteliği sebebiyle dava aleyhine sonuçlanacaktır.
Yemin etmemenin sonuçları
HMK’nın 229 Maddesine göre yemin etmemenin sonuçları aşağıdaki gibidir:
- Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
- Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yemin iade etmek, yemin teklif edilen kişinin bizzat yemin etmeyerek karşı tarafın yemin etmesini istemek anlamına gelmektedir.
Yemin teklif olunan kişi aynı yemini karşı tarafın etmesi konusunda mahkemeden talepte bulunabilir.
Bu durumda karşı taraf yemin teklif ettiği konuda yemini kabul edip, yemin ederse iddiasını kanıtlamış olacaktır. Fakat o da yemin etmekten kaçınırsa iddia ispat edilememiş sayılacaktır.
HMK’nın 231. Maddesi yemin iadesini “Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.” ifadeleriyle sınırlandırmıştır.
Yemini yerine getirecek kimseler
Yemin taraflara teklif edilebilir ve taraflarca yemin edilebilir. Yani bir davada tanıklara yemin teklifi yapılamayacaktır.
Tüzel kişiler ve ergin olmayanlar açısından HMK’nın 232/2. Maddesi “Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir.” hükmünü getirmiştir.
Yine 232/3 “Ergin olmayan veya kısıtlı kimselere bizzat dava hakkı tanınan hallerde, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.” demiştir.
Yeminin şekli
Yeminin şekli HMK’nun 233 Maddesinde;
“(1) Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur.
(2) Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
(3) Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
(4) Sonra “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” diye sorar. O kimse de “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin eda edilmiş sayılır.
(5) Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yemin teklif eden taraf hangi hususlarda yemin teklif ettiğini yemin metni halinde mahkemeye sunar ancak hakim sunulan bu metin ile bağlı olmayıp hangi hususlarda yemin yönelteceğine kendisi karar verir.
Hakim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
Hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir.
Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. (Y3HD2019/3383)
“Yemin teklif eden taraf, karşı tarafa hangi vakıalar hakkında yemin önerdiğini mahkemeye bildirir. Yemin sorusunu ve formülünü hakim hazırlar. Yemin sorusunun hazırlanmasında, hakim yemin teklif edenin belirttiği hususlardan yararlanır. Yemin sorusunun isabetli ve doğru hazırlanması gerekir. Yemin delilinin kesin bir delil olması yani, hakimi bağlaması ve bunun ötesinde uyuşmazlığı kesin bir şekilde çözmesi nedeniyle, yemin sorusunun yeteri kadar açık olarak tespit edilmesi gerekir. Hakim, yemin metnini hazırlarken, yemin metninin olaya uygun olmasına dikkat eder. Aksi takdirde hazırlanan yemin metnine göre yapılan yemin amacına ulaşmayabilir. Hakim yemin metnini hazırlarken, yemin teklif edenin iradesi çerçevesinde hareket etmeli; karşı taraf da yemini, kendisine teklif edilen yemin çerçevesinde eda etmelidir. Hakim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlamını önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi halinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hakim karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhal bu konuda kararını verir. Hakim, HMK’nın 233. maddesi gereğince yemin ettirir. Kanunda yer alan yemin formülü dışında başka bir formül kullanılması kural olarak mümkün değildir. Hakim, tamam ve açık olmayan noktaları tamamlatmak, açıklatmak ve aydınlatmak için gerekli gördüğü soruları, yemin eden tarafa sorabilir. ( HMK m.237 ) Yemin için çağrılan taraf, yemin edilecek duruşmaya gelmez ise ve gelmemesi geçerli bir mazerete dayanmazsa veya duruşmaya gelmesine yahut yemin teklif edilen duruşmada hazır olmasına rağmen yemin etmezse ve yemini diğer tarafa iade etmez ise yeminden kaçınmış sayılır. Yeminden kaçınan kişinin bu davranışı, yemin konusunun ikrarı olarak değerlendirilir.” (Y3HD. 2016/9255 K.)
Mahkemece yemin delilinin hatırlatılması
Taraflar yemin deliline ne zaman sıra geldiğini bilecek durumda değillerdir. Bu sıra mahkemece bilinmektedir. Bu nedenle hakim tarafından iddiasını başkaca ispat edememiş tarafa yemin deliline dayanmış olması halinde yemin hakkının olduğu hatırlatılmalıdır. Yargıtay’ın görüşü bu yöndedir.
“Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.” (Y15HD.2019/2686 K.)
Hukuk yargılamasında yemin delili
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenen yemin, taraflardan birinin mahkeme huzurunda belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda kanunların öngördüğü şekilde verdiği beyanıdır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ise yemin şu şekilde tanımlanmıştır:
“Taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır.’’ Yani son çare olan yemin delili uyuşmazlıkları kesin bir sonuca bağlar. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı taraf cevap dilekçesinde yer al deliller kısmında açıkça yemin deliline başvurmalıdır. Aksi halde salt ‘’sair deliller veya her türlü delil’’ gibi ifadelerin delil kısmında yer alması yemin deliline dayanılmış olduğunu göstermeyecek ve hâkim tarafından yemin teklif etme hakkı hatırlatılmayacaktır. Bu durum, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 2015/2 Esas, 2017/1 Karar sayılı, 03.03.2017 tarihli kararı ile kabul edilmiştir. ‘’Davacı dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından hâkimin bu delili davacı tarafa hatırlatarak, davacının bu delil hakkını kullanmak istemesi halinde, usule uygun olarak eda edilecek yemine göre karar verilmesi gerekir.” (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/1276 E, 2021/6386 K.)
Yeminin konusu nedir?
Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır.
Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Özetle, bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başkaca delillerle ispat edememesi halinde diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifi ispat yükü kendisine düşmeyen tarafa yapılır.
Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafa belli bir vakıa hakkında yemin teklif edebilmek için ise vakıanın karşı taraftan kaynaklanması gerekir.
Yemin deliline başvurulamayacak haller nelerdir?
Aşağıdaki hususlar yemine konu olamaz:
- Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar.
- Bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller.
- Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar.
Kimler yemin teklifinde bulunabilir?
Dava dilekçesinde yemin deliline başvuran davacı ile cevap dilekçesinde yemin deliline başvuran davalı yemin teklifinde bulunabilir.
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebilir.
Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez.
Yemine davet nasıl gerçekleştirilir? Yemin etmemenin sonuçları nelerdir?
Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır.
Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır.
Yemin deliline başvurulması halinde, dava ile ilgili karar verilebilmesi için yemin daveti yapılması zorunludur.
Aksi halde verilen karar bozmaya tabi olabilir. Yemin için usulüne uygun olarak davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte geçerli bir özrü olmaksızın mahkemede bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır.
Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yemini kimler yerine getirir? Yeminin iade olunamayacağı hâller nelerdir?
Yemin, tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir.
Ergin olmayan veya kısıtlı kimselere bizzat dava hakkı tanınan hâllerde, kişi bizzat yemini eda veya iade edebilir.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır.
Yeminin şekli nasıldır?
Yemin, mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker.
Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir.
Sonra “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?” diye sorar.
O kimse de “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin eda edilmiş sayılır.
Yemin eda edilirken, hâkim de dâhil olmak üzere hazır bulunan herkes ayağa kalkar.
Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler.
Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya engelli ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir.
Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yeminin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
Hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir.
Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder.
Yalan yere yemin iddiasında bulunulabilir mi?
Taraflardan biri, yemin teklifini kabul etmek suretiyle yemin eden kişinin yalan yere yemin ettiğini iddia edebilir.
Ancak yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz. Yani yemine konu olayın görüldüğü dava görülmeye devam eder.