Temyiz süresinin kararda yanlış gösterilmesine dair Yargıtay kararı
09/06/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 02/03/2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunla değişmeden önceki 363. maddesine göre icra mahkemesinin nihai kararları tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz edilebilir. Maddedeki “tefhim” kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Mahkemece temyiz talebinin süresinde olmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verdiği 13.02.2015 tarihli kararında iş bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay’da temyiz yoluna başvurulacağı yazılmış ve ek kararı tebliğ alan alacaklı vekili de 10.gün kararı temyiz etmiştir. HUMK. m.432/son hükmü gereğince bu ret kararına karşı temyiz süresi ise kararın tebliğinden itibaren 7 gündür. Fakat Mahkemece ‘’ tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde ‘’ denilmek suretiyle istinaf süresi konusunda tarafları yanıltacak şekilde hüküm oluşturulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin 20/1/2016 gün, 2013/7114 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere kararda temyiz süresinin hatalı gösterilerek hukuki belirsizliğe yol açılması, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 297/1-ç maddesi ve Anayasa’nın 40. maddesi hükümlerine göre de kararda yasa yolu, süresi, mercii ve şeklinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı ışığında Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü göz önüne alındığında alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair karara yönelik temyiz talebinin süresinde olduğu oyçokluğu ile kabul edilerek, temyize konu … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/51 Esas sayılı dosyasında hükmün tefhim edildiği 15.01.2015 tarihli duruşmada belirtilen yasa maddelerine uygun karar verilmediğinden ve yasa yolu süresinin tefhimle işlemeye başlayacağından söz edilemeyeceğinden, davalı alacaklının temyiz dilekçesinin süresinde kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemenin temyizin süresinde bulunmadığından temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair verdiği 13.02.2015 tarihli kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi (Yargıtay 8. HD-Karar : 2018/233).