Asli Müdahil kimdir?

26
Asli Müdahil kimdir?
Asli Müdahil kimdir?

Asli Müdahil kimdir?

HMK Madde 65 (1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.

(2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.

Asli müdahale; yürüyen bir davanın konusunu oluşturan hak veya şey üzerinde kısmen veya tamamen hak iddia eden üçüncü kişinin kendi bağımsız talebini davanın taraflarına karşı, bir dava formu içinde, ileri sürmesidir. Asli müdahale talebinde bulunup bu talebi kabul edilen üçüncü kişi asli müdahil sıfatını kazanır.

6100 sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

Bu maddede, doktrin ve uygulamada tereddüt etmeden kabul edilen ve bazı kanunlarımızda açıkça veya dolaylı olarak zikredilen (örneğin, Kadastro Kanunu), ayrıca yabancı ülke kanunlarında da yer verilen aslî müdahale kurumu düzenlenmiştir. Aslî müdahale, çelişkili kararların önüne geçmek, gerçeğin ortaya çıkartılması, usul ekonomisi, hukukî dinlenilme hakkının tam gerçekleştirilmesi, muvazaalı yargılamaların önüne geçmek gibi amaçlara hizmet eden bir kurumdur.

Birinci fıkrada, öncelikle davaya aslî müdahale değil, yargılamaya müdahale ifadesi kullanılmıştır. Zira, fer’î müdahale çekişmesiz yargıda mümkün değilken, aslî müdahale çekişmesiz yargıda da mümkündür ve aslî müdahalede bulunulmasıyla çekişmesiz yargı işi kural olarak çekişmeli yargıya dönüşür. Zaman bakımından, hüküm verilinceye kadar aslî müdahalede bulunulması kabul edilmiştir. Özellikle konusu aynı olan davalardaki hak veya şeyle ilgili çelişkili kararların önüne geçmek bakımından, hükme kadar müdahalenin mümkün olduğu kabul edilmiştir.

Aslî müdahale davasını diğer davalardan ayıran temel özellik, aslî müdahalede bulunmakta hukukî yararı olan kimsenin, ilk davanın veya yargılamanın görüldüğü mahkemede, ilk davanın veya yargılamanın taraflarını davalı göstererek dava açması ve bu iki davanın birlikte görülmesidir. Bu sebeple, birinci fıkrada bu durum açıkça belirtilmiştir. Ancak, aslî müdahale şartları oluşsa da, hak iddiasında bulunan üçüncü kişi, yetkili ve görevli olmak kaydıyla ilgili mahkemede ilk davanın taraflarına karşı bağımsız bir dava da açabilir. Yani, aslî müdahale bir zorunluluk değil, üçüncü kişiye tanınan bir imkândır. Bu sebeple, üçüncü kişinin dava açacağı şeklinde mutlak ifade kullanılmayıp dava açabileceği belirtilmekle yetinilmiştir.

Maddenin ikinci fıkrasında, asıl yargılamayla, müdahale davasının birlikte görülüp karara bağlanacağı belirtilmiştir. Her iki yargılamaya ilişkin tahkikatın birlikte yürütülüp yürütülmeyeceği veya birinin diğeri için bekletici sorun yapılıp yapılamayacağına, yargılamanın özelliğine göre, mahkemece karar verilecektir. Ancak her hâlde yargılamaların birlikte yürütülmesi ve kararın da ayrı ayrı değil, aynı anda birlikte verilmesi gerektiği fıkrada açıkça belirtilmiştir.

Asli Müdahale Nedir?

Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açmasına denir.

Asli müdahalede iki dava vardır ve bu davalar birbirinden bağımsızdır. Asli müdahilin ayrı bir dava açması gerekir. Her dava bakımından ayrı ayrı hüküm verilir. Harca tabidir.

İlk davanın açıldığı mahkeme, asli müdahale davasında da yetkili ve görevlidir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır. Hem çekişmeli hem de çekişmesiz yargıda mümkündür.

Davaya Asli Müdahalenin Sonuçları

Davaya asli müdahale durumunda, yargılama sonunda asıl dava ve müdahale davası konusunda iki ayrı karar verilecek ve bu karar hem asıl davanın tarafları, hem de asli müdahil için bağlayıcı hukuki sonuçlar doğuracaktır.

Asli müdahil, davanın tarafı olduğundan, yargılama sonucunda verilen hükmü temyiz edebilir.

“Bir kimse kendi yararına bir hakkın tespiti için mevcut bir davaya müdahil olarak katılabilir. Bu takdirde müdahil davanın tarafı gibi hareket etmek hakkını haiz olup, hükümde kendisini ilzam edici şekilde tesis olunur. Asli müdahil hükmü temyiz edebilir.”(HGK 25.11.1972)