Kamulaştırmasız El Atma Davaları

35

Kamulaştırmasız el atmanın hukuki dayanağı

Kamulaştırmasız el atmanın hukuki dayanağı, Anayasa’nın 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının sınırlamalarına dayanmaktadır. Anayasa’nın 35. maddesi, mülkiyet hakkının sınırlandırılabileceğini, ancak bu sınırlandırmaların kanunla yapılabileceğini ve kamu yararı için gerekli olduğunu öngörmektedir. Kamulaştırmasız El Atmanın Türleri Kamulaştırmasız el atmanın iki temel türü vardır: Fiili el atma: Kamu tüzel kişisinin, kamu yararı için kamulaştırmaya tabi olmayan bir taşınmazın üzerine fiilen yerleşmesi veya taşınmazı kullanmaya başlaması olarak tanımlanabilir. Hukuki el atma: Kamu tüzel kişisinin, kamu yararı için kamulaştırmaya tabi olmayan bir taşınmazın üzerinde irtifak hakkı tesis etmesi veya taşınmazı kamu hizmetine tahsis etmesi olarak tanımlanabilir. Kamulaştırmasız El Atmanın Sonuçları Kamulaştırmasız el atma, mülkiyet hakkının önemli bir ihlalidir. Kamulaştırmasız el atma sonucunda, taşınmazın maliki, taşınmazını kullanamamakta ve taşınmazdan elde ettiği gelirden mahrum kalmaktadır. Bu durum, taşınmazın maliki için önemli bir ekonomik kayıp anlamına gelmektedir. Kamulaştırmasız el atmanın bir diğer önemli sonucu, kamuya karşı tazminat yükümlülüğünün doğmasıdır. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edilen kişi, kamuya karşı tazminat davası açabilir. Tazminat davası sonucunda, kamu, taşınmazın değerini tazminat olarak ödemek zorunda kalabilir. Kamulaştırmasız el atma, kamu tüzel kişileri için de önemli riskler taşımaktadır. Kamulaştırmasız el atma nedeniyle, kamu tüzel kişileri, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay tarafından verilen iptal kararlarına maruz kalabilir. Bu durumda, kamu tüzel kişileri, kamulaştırmasız el atma nedeniyle yapılan harcamaları geri almak zorunda kalabilir.