HMK Madde 61
(1) Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.
(2) Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.
HMK Madde 61 Gerekçesi
Maddede taraf ihbarı ve şartları düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada, rücu için temel şart olarak, hem tarafın kendisine rücu edilmesi, hem de kendisinin rücu etmesi ihtimali dikkate alınarak düzenleme yapılmıştır.
1086 sayılı Kanunda, sadece tarafın üçüncü kişiye rücu ihtimali dikkate alınmıştır. Oysa, davanın sonucuna göre tarafın kendisine de rücu ihtimali ortaya çıkabilecektir. İhbar yapılacak kişinin o yargılama bakımından üçüncü kişi sayılması gerekir. Şartları oluşmuşsa, her iki tarafın da bu yola başvurması mümkündür. İhbarın tahkikat sonuçlanıncaya kadar yapılabilmesi öngörülmüştür. Böylece genel bir ifade yerine, tahkikat sonuçlanıncaya kadar ihbarın mümkün olduğu kabul edilmiştir. Tahkikat aşamasından sonra ihbarın yapılması, istenen sonucu tam olarak gerçekleştirmeyeceği gibi, yargılamayı uzatıcı bir sonuç da doğuracağından kabul edilmemiştir.
İkinci fıkrada, kendisine dava ihbar edilenin de başkasına bu davayı ihbar edebileceği açıkça belirtilmiştir. 1086 sayılı Kanunda ayrı bir maddede düzenlenen bu husus, sistematik bütünlük sağlamak amacıyla maddenin ikinci fıkrası hâline getirilmiştir.
Davanın ihbarı (m. 61-64)
Görülmekte (derdest) olan davanın taraflarından birinin, üçüncü bir kişiye bu davayı haber vermesine ve üçüncü kişiden bu davada kendisine yardım etmesini istemesine davanın ihbarı (duyurulması) denir.
Davanın tarafı davayı kaybettiği takdirde dava dışı bu üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.
Dava kendisine ihbar edilen kişi de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunabilir.
Davanın ihbarının iki amacı vardır:
- Davanın ihbarının usul hukuku bakımından amacı, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişinin, davaya katılarak davayı ihbar eden tarafa yardım etmesinin sağlanmasıdır.
- Davanın ihbarının maddi hukuk bakımından amacı ise, davayı ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi hâlinde üçüncü kişiye karşı açacağı rücu davasında (veya üçüncü kişinin ihbar eden tarafa karşı açacağı tazminat davasında) hakkını daha emin (güvenli) biçimde ileri sürebilmesidir. ( YHGK 01.07.2020 T, 2016/826 E. , 2020/499 K.)
Görülmekte olan bir davada taraflardan birisinin, kendisine yardım etmek üzere davaya katılmasını sağlamak amacıyla üçüncü kişiye davayı duyurmasına, davanın ihbarı denir.
Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukukî yararı olan taraf yanında davaya katılabilir(m. 63).
İhbarın şartları
İhbarın yapılabilmesi için öncelikle açılmış ve görülmekte olan bir davanın bulunması gerekir. Tahkikat sonuçlanıncaya kadar ihbar yapılabilir (m. 61, 1). Yargıtayda temyiz veya karar düzeltme aşamasında dava ihbar edilemez.
İhbar yapılacak kişinin, davanın tarafı olmayan üçüncü kişi olması gerekir. Ancak ihbarın yapılabilmesi için üçüncü kişinin, tarafın davayı kaybetmesi halinde kendisine rücu edilecek veya onun rücu edeceği kimse olması gerekir (m. 61, 1).
Davanın ihbarı usulü
İhbar tek taraflı bir usul işlemidir.
Hâkimin veya karşı tarafın iznine gerek yoktur.
İhbar yazılı olarak yapılır; ihbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir.
İhbar, davanın görüldüğü mahkeme aracılığıyla yapılabileceği gibi mahkeme dışında, örneğin taahhütlü mektupla veya noter aracılığıyla da yapılabilir.
Davanın ihbarı sebebiyle yargılama bir başka güne bırakılamaz ve ihbarın tevali etmesi gibi zorunlu olan durumlar dışında süre verilemez (m. 62, 2).
İhbarın sonuçları ve etkisi
Dava kendisine ihbar edilen kişi davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir (m. 63).
Kambiyo senetlerinde davanın ihbarı ile zamanaşımı kesilir (TTK m. 750).
İhbar edilen davada verilen hükmün ihbar eden kişiye etkisi hakkında fer’i müdahalenin etkisine ilişkin hükümleri (m. 69, 2) kıyasen uygulanır (m. 64)
Yargıtay Kararları
Hukuk Genel Kurulu 2016/826 E. , 2020/499 K. HMK m.61
Davanın ihbarı nedir?
Dava ihbarının hukuki niteliği ve sonuçları nelerdir?
Görülmekte (derdest) olan davanın taraflarından birinin, üçüncü bir kişiye bu davayı haber vermesine ve üçüncü kişiden bu davada kendisine yardım etmesini istemesine davanın ihbarı (duyurulması) denir. Davanın ihbarının iki amacı vardır: Davanın ihbarının usul hukuku bakımından amacı, dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişinin, davaya katılarak davayı ihbar eden tarafa yardım etmesinin sağlanmasıdır. Bu yardım da, iki şekilde olur: Üçüncü kişi davaya (ferî) müdahale edebilir ya da dava kendisine ihbar edilen üçüncü kişi, davada ihbar eden tarafı temsil edebilir. Davanın ihbarının maddi hukuk bakımından amacı ise, davayı ihbar eden tarafın, davayı kaybetmesi hâlinde üçüncü kişiye karşı açacağı rücu davasında (veya üçüncü kişinin ihbar eden tarafa karşı açacağı tazminat davasında) hakkını daha emin (güvenli) biçimde ileri sürebilmesidir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C: IV, 2001, s. 3515 vd). Davanın ihbarı ve şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK/6100 sayılı Kanun) 61. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. (2) Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir.”. Davanın ihbar edilebilmesi için bazı şekli unsurların bulunması gerekmektedir. Bunlardan birincisi, açılmış ve görülmekte olan (derdest) bir davanın mevcut olmasıdır. Özel durumlar bir tarafa bırakılırsa, davanın ihbarından söz edilebilmesi için eşyanın tabiatı gereği her şeyden önce, ortada ihbar edilebilecek bir davanın mevcut olması gerekir. Bunun yanında, davanın ihbar edileceği üçüncü kişinin dava ehliyetine sahip olması, ayrıca görülmekte olan davanın taraflarına nazaran “üçüncü kişi” durumunda bulunması, davanın ihbarının diğer usuli şartlarıdır. Şüphesiz bütün bunların yanında, ihbarı haklı kılan bir “ihbar sebebi”nin, diğer bir ifadeyle, hukuki yararın da mevcut olması gerekir (Atalı, M.: Medeni Usul Hukukunda Davanın İhbarı, Ankara 2007, s. 71). 6100 sayılı HMK’nın “İhbarın şekli” başlıklı 62. maddesine göre, “(1) İhbar yazılı olarak yapılır; ihbar sebebinin gerekçeleriyle birlikte açıklanması ve yargılamanın hangi aşamada bulunduğunun belirtilmesi gerekir. (2) Davanın ihbarı sebebiyle yargılama bir başka güne bırakılamaz ve ihbarın tevali etmesi gibi zorunlu olan durumlar dışında süre verilemez.”. Bu düzenlemeler karşısında davanın ihbarının yazılı yapılması gerektiği, bunun dışında bir sınırlama bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca gerek kötü niyetli davranışların önüne geçebilmek gerekse ihbar edilen üçüncü kişinin doğru ve sağlıklı karar vermesini sağlayabilmek için, ihbar sebebinin ve yargılamanın bulunduğu aşamanın açıkça belirtilmesi de maddede vurgulanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın ihbarı ile yargılamanın başka bir güne bırakılamayacağı açıkça öngörülerek, yargılamanın gereksiz uzaması ve kötü niyetli ihbarda bulunulmasının da önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak, ihbarın tevalisi gibi zorunlu hâllerde bir süre verilerek yargılamanın başka güne bırakılması kabul edilmiştir. Davanın ihbarı mahkeme aracılığı ile yapılabileceği gibi mahkeme dışı vasıtalarla da yapılması mümkündür. Davanın ihbarını mahkeme aracılığı ile isteyen taraf dilekçe ile mahkemeye başvurmalıdır. Mahkeme, davanın ihbarına ilişkin dilekçenin üçüncü kişiye tebliği için davanın ihbar şartlarının bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği gibi ihbar talebinin reddine ya da kabulüne de karar vermemelidir.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/13447 Karar : 2018/11774 Tarih : 4.07.2018
HMK 61. Madde İhbar ve Şartları
Asıl dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı satış işleminin iptali birleşen dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davalı … bakımından davanın kabulüne, diğer davalılar bakımından davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, “Somut olayda, davacı her nekadar yargılama aşamasında tapu iptali ve tescil isteği olarak talebini açıklamışsa da, usuli dairesinde bir tescil davası açılmadıkça ıslah suretiyle davanın iptal ve tescil davası olarak sürdürülmesi olanağı yoktur. Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler gözetilerek işlem yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. ” gerekçesi ile bozulmuş mahkemece bozmaya uyulduktan sonra tescil istekli olarak açılan 2013/558 esas sayılı dava eldeki dava ile birleştirilip yapılan yargılama neticesinde asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş, hüküm tüm davalılar ve ihbar olunan Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıya ait çekişme konusu 1306 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından dava dışı … ’e verilen … .Noterliği’nin 18.08.2005 tarih … yevmiye numaralı vekaletnamesi kullanılarak 25.12.2008 tarihli resmi akitle davalı … ’na satış suretiyle temlik edildiği, daha sonra davalı … adına vekaleten dava dışı … tarafından ise 16.03.2009 tarihinde diğer davalı … ’e devredildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, vekil … ile davalı … ’in el ve işbirliği içinde davacıyı zararlandırdıkları, son kayıt maliki … ’ın ise … ile önceden birbirlerini tanıdıkları, arkadaş oldukları ve iyiniyetli olmayıp Türk Medeni Kanunu 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar … ve … ’ın temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Birleşen davaya gelince, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki ya da malikleri aleyhine açılması gerektiği kuşkusuzdur. Bir başka husus ise Türk Medeni Kanunu 1007.maddesi uyarınca açılacak davalarda hasım Hazine olmalıdır. Tapu Müdürlüğü’nün bu dava bakımından husumet ehliyeti yoktur. Diğer bir husus ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu 61 ve devamı maddelerinde davayı ihbar kurumu düzenlenmiş olup, dava kendisine ihbar edilen, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 61. maddesinde düzenlendiği üzere, görülmekte olan davanın taraflarından birinin üçüncü bir kişiye bu davayı haber vermesi ve üçüncü kişiden bu davada kendisine yardım etmesini istemesi davanın ihbarıdır. Kendisine dava ihbar edilen kişi ihbar eden tarafın yardımcısı durumunda olduğundan ihbar edilen kişi hakkında hüküm kurulamaz ve dava kendisine ihbar edilen kişi kararı kendi adına temyiz edemez. Bu nedenle ihbar olunan Hazine’nin temyiz dilekçesinin reddine. Tapu Müdürlüğünün temyiz itirazlarına gelince; Tapu müdürlüğü hakkındaki davanın husumetten reddi gerekirken bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmediği gibi yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da doğru değildir. Davalı … ’nün temyiz itirazları değinilen yönler itibari ile yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/7983 Karar : 2018/6909 Tarih : 13.03.2018
HMK 61. Madde İhbar ve Şartları
Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden maliki oldukları 4 … sayılı taşınmaza, davalı tarafın haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın yapı yapmak ve oturmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, haksız el atmasının önlenmesi ve yapının yıkımını istemişlerdir. Davalı, çekişmeli taşınmazla ilgili kamulaştırma kararı alındığını ve ilgili … nin 775 sayılı Yasa uyarınca kendisine tahsis ettiğini, yapının maliki olduğunun da … siciline tescil edildiğini, davacılara ait … kaydının hukuki değerini yitirdiğini bildirip davanın reddini savunmuştur. İhbar olunan … vekili, hukuki sorumluluğunun bulunmadığını belirtmiştir. İddianın sabit olmadığı gerekçesi ile bir kısım davacıların davasının reddine, bir kısım davacıların davasının ise açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar, Dairece; ‘’ … … kaynaklanan mülkiyete değer verilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davacılar … ve … ’in davasının kabulüne, diğer davacılar yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Karar, ihbar olunan ve davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.03.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat … ile temyiz edilen davacılar … vd. vekili Avukat … Köroğlu, yine temyiz eden ihbar olunan … vekili Avukat … Öner geldiler duruşmaya başlandı, davetiye tebliğine rağmen davacılar … vd. vekili Avukat … gelmedi, yokluğunda süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Her ne kadar ihbar olunan … vekili tarafından da hüküm temyiz edilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’nun 61. vd maddeleri uyarınca dava ihbar olunan üçüncü kişinin kendiliğinden davada taraf haline gelmeyeceği ve ihbar olunan … ’nın da asli veya fer’i müdahale talebi bulunmadığı gözetilerek ihbar olunan vekilinin temyiz dilekçesinin sıfat yokluğundan reddine. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davalı vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden ihbar olunandan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden ihbar olunana geri verilmesine, aşağıda yazılı 4.037.15.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 13.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2017/5424 Karar : 2017/10528 Tarih : 15.06.2017
HMK 61. Madde İhbar ve Şartları
A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili; müvekkilinin 2009 Ağustos ayında davalı Bakanlık’a bağlı … Askeri Veteriner Okulu’nda ihaleyi alan taşeron firmada servis elemanı olarak asgari ücret karşılığı çalıştığını, Nisan 2010 ayında fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve hafta tatili ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş akdini haklı olarak feshettiğini iddia ederek, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, hazır yemek işinin asıl işleri olmadığını, bu işin yürütülmesine yönelik işçi çalıştırılmadığını, hazır yemek hizmetinin piyasadan ihale ile alındığını, bu durumda asıl işveren olarak değerlendirilemeyeceklerini, ihaleyi alan yüklenicinin asıl işveren olduğunu, işçi alımını yüklenicinin yaptığını, talimatları yüklenicinin verdiğini, işçilerin ücretini ödediğini, bordrolarını düzenlediğini, SGK primlerini yatırdığını ve işten çıkarttığını, bu sebeple asıl işveren olarak yüklenicinin sorumlu tutulması gerektiğini, idarenin elinde bulunmayan kayıtların yüklenici firmalardan celbedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz: Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Taraflar arasında, davanın ihbarı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 61’inci maddesinde, “Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.” hükmü getirilmiştir. İş davalarında özellikle işçinin aynı asıl işverene ait işyerinde aralıksız şekilde birden çok alt işveren nezdinde çalışması durumunda, davalı asıl veya alt işverenlerin dava sonunda ödemek durumunda kalacakları dava konusu alacakları diğer alt işverenlere rücu etme hakkı bulunduğundan ve özellikle uzun bir çalışma dönemine ilişkin davalarda birden çok alt işveren nezdinde çalışmalar mevcut olduğundan, bu çalışmalara ilişkin ödeme yapılmış olması ve bu ödemelere ilişkin evrakların bu alt işverenlerde bulunması ihtimaline karşı davanın ihbarı ayrıca önem kazanmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi davalı asıl işveren bünyesinde değişen alt işverenler nezdinde yemek servis görevlisi olarak çalışmış olup, dava sadece asıl işverene karşı açılmıştır. Davalı asıl işveren vekili 17.03.2014 havale tarihli dilekçesinde idarenin elinde bulunmayan tüm bilgi ve belgelerin dava dışı şirketlerde bulunduğunu belirterek davanın, davacı işçinin çalıştığı alt işverenlere ihbarını istemiş, anılan yazı ekinde ilgili alt işverenlerin unvanlarını bildirmiştir. Özellikle davacıya bir ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından alt işverenlere davanın ihbarı önem arz etmektedir. Davalının açık talebine rağmen bu talep hakkında bir işlem yapılmayarak hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.