Hekim ve hastane yönünden tıbbî sorumluluk hukuku

10
Hekim ve hastane yönünden tıbbî sorumluluk hukuku
Hekim ve hastane yönünden tıbbî sorumluluk hukuku

Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk

Serbest çalışan hekimin hukukî sorumluluğunu doğuran değişik sebepler mevcuttur. Bunlar, sözleşme öncesi görüşmelerden doğan sorumluluk, haksız fiil, vekâletsiz iş görme ve sözleşmedir.

Taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin olmadığı haller de uygun düştüğü oranda, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve vekâletsiz iş görme hükümleri uygulanır.

Ancak hekimin hasta karşısında sorumluluk sebebi olarak sözleşme en çok karşılaşılan sorumluluk kaynağıdır.

Hekimlik sözleşmesi, hekim ile hasta veya kanuni temsilci arasında gerçekleştirilir.

Hekimlik sözleşmesinin hukukî niteliği konusu itibariyle bir edimin yerine getirilmesinin üstlenildiği vekâlet sözleşmesidir.

Hekimlik sözleşmesinin kuruluşu ve sona ermesine ilişkin hükümler uygun düştükleri oranda vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabidir.

Hekimin, sözleşme ile üstlendiği tıbbî teşhis ve tedavi edimini sözleşmede kararlaştırılan şartlara aykırı olarak hiç veya gereği gibi ifa etmediği durumlarda sorumluluğu söz konusu olur.

Sorumluluğun söz konusu olabilmesi için sözleşmeye aykırı davranışın yanı sıra hekimin kusurlu olması, hastanın bu kusurlu davranıştan dolayı zarar görmesi ve kusurlu davranış ile zarar arasında uygun bir nedensellik bağının bulunması durumunda, hekim hastaya verdiği zarardan sorumludur.

Hasta maruz kaldığı zarardan dolayı hekim maddi ve manevi tazminat talep edebilir Hekimin tıbbi müdahalelerden doğan hukuki sorumluluğu hukukumuzda genel nitelikteki kanunlar içerisinde değerlendirilir.

Bu da genellikle Borçlar Kanunu’nun haksız fiil sorumluluğu, akde muhalefet ve vekalet ile ilgili maddeleri uyarınca olmaktadır.

Hekim ile hasta arasındaki ilişkiyi hukuk diliyle tanımlamak gerekirse bu bir vekalet ilişkisidir (akdidir). Bazı durumlarda da “vekaletsiz iş görme” ve “istisna (eser)” sözleşmeleri şeklinde ilişkiler karşımıza çıkabilmektedir.

Sözleşmenin İhlali: Hekimin hasta ile kurduğu sözleşmeden doğan en önemli borcunun tanı koyma ve tedavi yöntemini seçme olduğunu vurgulamıştık.

Doğru tanı koyma bir yerde doğru tedavi yöntemini seçmenin ön şartıdır. Doğru tanıya ulaşabilmek için hekim mesleki ilkeleri ve kendisinden beklenen azami özeni göstermek zorundadır. Anamnez(doktorun hastaya teşhis koyma amaçlı olarak hastaya sorduğu sorular sonucu elde ettiği hastanın öyküsü), fizik muayene, gerekli röntgen ve laboratuvar inceleme çoğu kez birlikte uygulanması gerekir. Bir tanıya varmadan önce gerekli çalışmaları özenle gerçekleştirmiş ve araştırma sonucunda elde edilen bulguları özenle takdir etmiş olan hekim için sırf konulan tanının yanlışlığı yüzünden sorumluluk ortaya çıkmaz. Çünkü hekimin yetenekleri sınırsız olmadığı gibi, özenli bir araştırmaya karşın gerekli belirtiler hiç elde edilemeyebilir de.

Ancak gerekli araştırmaları yapmaksızın tanı koyma yoluna giden ya da elde edilen sonuçları mesleki eksikliği nedeniyle doğru yorumlayamayan hekimin sorumluluğu vardır. Gerek tanı, gerekse tedavi aşamasında hekimin hastayı yararlanabileceği olanaklara sahip diğer tanı araçları ve uzman görüşlerinden de kasten mahrum bırakmaması gerekir.

Hekimin kendi mesleki yetki ve yeteneklerini doğru bir şekilde tartıp, hastayı buna göre yönlendirmesi gerekir. Hekimin kendine aşırı güven duyması sonucu gösterdiği cüret ve bunun sonucu olarak; tıp bilimi ve uygulamasında genel olarak tanınıp kabul edilmiş esasların zorunlu kıldığı özeni göstermemesi “mesleki acemilik” olarak değerlendirilmelidir.

Kuşkusuz bu durumda ortaya çıkacak zarardan hekim sorumlu olacaktır. Buna karşın tedavinin her zaman başarı ile sonuçlanması şart değildir. Çünkü hekimden beklenen hastayı kesin olarak iyileştirmesi değil, özenle tedavi etmesidir. Hekim tanı ve tedavi aşamalarında başka kişilerin yardımından yararlanır. Bu yardımından yararlanma şeklinde olabileceği gibi hekim kendi yerine bir başka hekimi de koyabilir. Laborant, teknisyen, asistan hemşire gibi personelden yardım alınmasında hekim bu kişilerin verdikleri zarardan da hastaya karşı sorumludur.

Hekimin hukuki sorumluluğu nedir?

Hekimin hukuki sorumluluğu kavramı, hekimin tıbbi faaliyetlerin icrası sırasında, hastasına hukuka aykırı olarak vermiş olduğu zararı tazmin etmekle yükümlü olmasını ifade etmektedir.

Hekimin yükümlülükleri nelerdir?

Sağlık Hukukunda Hekimin Yükümlülükleri:

  • Tanı Yükümlülüğü,
  • Tedavi Yükümlülüğü, 
  • Hastayı Bilgilendirme Onam Alma (Aydınlatma) Yükümlülüğü,
  • Kayıt Tutma Yükümlülüğü,
  • Hastanın Özel Yaşamına Saygı Yükümlülüğü,
  • Tabibler Odasına Kayıt Zorunluluğu,
  • Adalet Ve Hakkaniyet İlkelerine Uygun Hizmet Verme Yükümlülüğü,
  • Özen Gösterme Yükümlülüğü.

Hekim hasta ilişkisinde etik ilkeler nelerdir?

Hekim-hasta ilişkisinde tıp etiğinin dürüstlük, zarar vermeme, yarar sağlama ve özerklik ilkeleri esastır. Hekim hastaları arasında ayrımcılık yapmaz. Tıbbi durumun gerektirdiği öncelikler hariç olmak üzere eşitlik ve hakkaniyet ölçüleri içerisinde davranır.

Tıp etiğinin 4 temel ilkesi nedir?

Çağdaş tıp etiğinin, geçmişten günümüze kadar geçerliliğini koruyan 4 temel ilkesi vardır: Özerklik, zarar vermeme, yararlılık ve adalet ilkeleri.