Nafakanın Arttırılmasına Dair Davalar: Bilinmesi Gerekenler

77
Nafakanın arttırılması davaları
Nafakanın arttırılması davaları

Nafakanın Arttırılmasına Dair Davalar: Bilinmesi Gerekenler

Nafaka Nedir?

Nafaka, boşanma veya ayrılık durumlarında, bir tarafın diğer tarafa ödemekle yükümlü olduğu maddi destek olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’deki hukuk sisteminde nafaka, boşanma sürecinin önemli bir parçası olup, tarafların mali durumlarını korumak için gerekli bir mekanizmadır. Tarihsel olarak bakıldığında, nafakanın kökleri, eski hukuk sistemlerine kadar uzanmakta olup, belirli kurallar çerçevesinde bu ödemelerin yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.

Nafaka türleri genel olarak üç ana gruba ayrılmaktadır: tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ederken, tarafların ekonomik durumlarını güvence altına almak amacıyla mahkeme tarafından geçici olarak belirlenen yardımlardır. Bu tür nafaka, davanın sonucunu beklemeden, ihtiyaç duyulan maddi desteği sağlamaktadır.

İştirak nafakası ise çocukların veya diğer bağımlı durumdaki bireylerin, ilgili şahıs tarafından sürdürülen hayat standartlarını koruma amacıyla sağlanan yardımlardır. Bu nafaka türü, tarafların boşanmasından sonra çocukların eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını amaçlamaktadır. Son olarak yoksulluk nafakası, maddi durumu zayıf olan tarafın, boşanma sonrasında yaşamını sürdürebilmesi için sağlanan destek olarak açıklanmaktadır.

Bu tür nafakaların belirlenmesi ve arttırılması, mahkeme kararı ile gerçekleştirilmektedir. Nafaka miktarları belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, ihtiyaçları ve yaşam standartları göz önünde bulundurulmaktadır. Dolayısıyla nafaka, yalnızca yasal bir yükümlülük değil, aynı zamanda taraflar arasındaki maddi desteğin bir temsili olarak da değerlendirilmektedir.

Nafaka Türleri

Nafaka, boşanma veya ayrılık durumlarında, bir tarafın diğerine destek sağlamak amacıyla ödenen bir mali yükümlülüktür. Üç ana nafaka türü bulunmaktadır: tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası. Bu nafaka türleri, mahkeme kararları doğrultusunda belirlenmekte ve farklı ihtiyaçlara göre düzenlenmektedir.

Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık sürecinde, yargılama devam ederken, taraflardan birinin geçim ihtiyacını karşılamak amacıyla geçici olarak verilen nafakadır. Mahkeme, tarafların mali durumlarını, yaşam standartlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak tedbir nafakasını belirler. Bu nafaka, boşanma davasının bitişine kadar sürer ve geçim sıkıntısının önlenmesi amacıyla önemli bir role sahiptir.

İştirak nafakası ise, velayet hakkı olmayan ebeveynin, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla başka bir ebeveynine ödediği nafakadır. Bu nafaka, çocuğun yaşına, eğitimine ve genel ihtiyaçlarına göre hesaplanır. Mahkeme, nafaka miktarını belirlerken, her iki ebeveynin mali durumunu ve çocuğun yaşam standardını dikkate alır.

Yoksulluk nafakası ise, kişinin kendi geçimini sağlayamadığı ve temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı durumlarda talep edilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası, genellikle boşanma sonrası veya eşlerin ayrılmasından itibaren gün yüzüne çıkan ihtiyaçları karşılamak için mahkeme tarafından belirlenir. Bu nafaka türü, yoksulluk durumunu ispatlayan tarafın günlük yaşamını sürdürebilmesi için hayati önem taşır.

Her bir nafaka türü, bireylerin ihtiyaçlarına göre farklılık gösterebilir ve hukuki süreçler içerisinde dikkatlice değerlendirilir. Nafakanın nasıl hesaplandığı ve hangi koşullarda talep edilebileceği, tarafların yasal hakları ve yükümlülükleri açısından önem arz etmektedir.

Nafakanın Arttırılması Neden Gereklidir?

Nafakanın arttırılması, birçok duruma bağlı olarak gerekli hale gelebilir. Bu durumlardan ilki, nafaka alan kişinin mali durumudur. Eğer nafaka alan birey, temel yaşam standartlarını sürdüremeyecek bir duruma düşerse, nafaka miktarının artırılması talep edilebilir. Özellikle, sağlık sorunları veya beklenmedik masraflar sonucunda yaşanan mali zorluklar, nafaka arttırımı talebinin gerekçeleri arasında yer alır.

İkinci neden, yaşam standartlarının genel olarak yükselmesidir. Ekonomik koşulların iyileşmesi, mal ve hizmetlerin fiyatlarının artması, nafaka hesaplamalarının yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacını doğurabilir. Bu durum, nafaka alan kişinin mevcut nafaka miktarının yetersiz kalmasına sebep olabilir. Dolayısıyla, nafaka arttırımı talebinin temeli, karşı tarafın yaşam standartlarına uygun bir destek sağlanma gerekliliğidir.

Ayrıca, nafaka alan kişinin ihtiyaçlarının artması da dikkate alınması gereken bir noktadır. Özellikle çocukların büyümesi ile birlikte eğitim masrafları, sağlık giderleri ve genel yaşam harcamaları önemli ölçüde artış gösterebilir. Bu durumda, iştirak nafakası veya tedbir nafakası talepleri öne çıkabilir. Nafaka arttırımı, çocukların ve tarafların uzun vadede ekonomik güvenliğini sağlamada kritik rol oynar. Yoksulluk nafakası gibi durumlar, nafaka miktarının ciddi bir şekilde gözden geçirilmesini gerektirebilir.

Sonuç olarak, nafakanın arttırılması, sosyal ve ekonomik koşulların değişmesi, ihtiyaçların artması gibi çeşitli nedenlerle talep edilebilir. Her bireyin hakları ve ihtiyaçları doğrultusunda adil bir şekilde değerlendirilmesi, bu tür taleplerin amacını oluşturmaktadır.

Dava Süreci ve Gereken Belgeler

Nafaka artırımına yönelik davalar, Türkiye’deki medeni hukuk kapsamında düzenlenmektedir. Bu tür bir davaya başvurmak isteyen bireylerin, öncelikle yetkili mahkemeye başvurması gerekmektedir. Nafaka artırımı davası için genellikle aile mahkemeleri yetkilidir. İlgili mahkeme belirlenirken, davalı kişinin ikametgahının bulunduğu yer dikkate alınır. Mahkeme sürecinin doğru bir şekilde yürütülebilmesi için belirli belgelerin temin edilmesi önemlidir.

Nafaka artırımı davası için gerekli belgeler arasında ilk olarak davanın dayanak noktası olan nafaka kararının aslı veya onaylı bir örneği yer almaktadır. Bunun yanı sıra, nafakanın güncel ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığını gösteren, gelir ve giderleri detaylandıran belge ve raporlar da sunulmalıdır. Örneğin, kira kontratları, fatura ödemeleri ve alışveriş belgeleri gibi maddi durumunuzu belgeleyen evraklar, mahkemece incelenecek ve nafaka artırımına karar verilmesinde etkili olacaktır.

Ayrıca, nafaka artırımının gerekçelerini destekleyen yazılı olarak sunulacak bilgiler ve tanık beyanları da mahkemeye sunulmalıdır. Tanıkların, nafaka alan kişinin yaşadığı yoksulluk durumu veya nafaka miktarının yetersizliği hakkında ifade vermeye ikna edilmesi, davanın seyrini olumlu yönde etkileyebilir. Başvuruda bulunulurken, nafaka türü de belirtilmelidir; zira iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası gibi farklı nafaka türleri için değişik başvuru gerekçeleri oluşturulabilir.

Mahkemenin Nafaka Artırımı Kararını Etkileyen Unsurlar

Nafaka artırımı talepleri, özellikle boşanma süreçlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Mahkemeler, nafakanın yeterliliğini ve artırılmasını değerlendirirken çeşitli unsurları göz önünde bulundurmaktadır. Bu unsurlar arasında en öne çıkan faktörlerden biri, tarafların gelir düzeyidir. Mahkeme, nafaka talep eden kişinin ve nafaka ödeyen kişinin gelirlerini detaylı bir şekilde inceleyerek adil bir karar vermeye çalışır. Özellikle nafaka ödeyen kişinin gelirinde bir artış söz konusuysa, bu durum nafaka arttırımı talebinin de değerlendirilmesine zemin hazırlayabilir.

Bir diğer önemli husus, tarafların yaşam standartlarıdır. Mahkeme, nafaka alan kişinin yaşam kalitesini sürdürebilmesi için gerekli olan asgari ihtiyaçları göz önünde bulundurarak mevcut nafaka miktarını değerlendirir. Örneğin, yüz kızartıcı bir durumun doğduğu, nafaka alan kişinin yaşam standartlarının yükseldiği veya düşen yaşam koşulları dikkate alındığında, nafaka artırımı yönünde bir karar alınabilir.

Ayrıca, mevcut nafaka miktarı da mahkeme kararında belirleyici bir rol oynamaktadır. Eğer mevcut nafaka miktarı, nafaka alan kişinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaksa, nafaka artırımı yönünde bir talep söz konusu olabilir. Nafaka türleri arasında iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası gibi farklı kategoriler bulunmaktadır; bu durum da mahkemenin karar sürecinde dikkate alınan başka bir unsurdur.

Sonuç olarak, nafaka artırımı kararları, birçok faktörün bir araya gelmesiyle şekillenmektedir ve mahkemelerin bu unsurları göz önünde bulundurarak adil bir değerlendirme yapması hedeflenmektedir.

Nafaka Artırma Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Nafaka artırma davaları, mevcut mali koşulların değişmesi veya nafaka alan tarafın ihtiyaçlarının artması durumunda açılabilen önemli hukuki süreçlerdir. Nafaka, belirli bir süre için ödenmesi gereken bir mali yükümlülüktür ve bu yükümlülüğün artırılması, mahkemeler tarafından eğitim, sağlık giderleri veya yaşam standartlarının yükseltilmesi gibi çeşitli nedenlere dayandırılabilir. Davanın açılmadan önce bazı dikkat edilmesi gereken noktalar vardır.

Öncelikle, nafaka artırımı talep eden kişinin mevcut mali durumu dikkatlice değerlendirilmelidir. Bunun yanı sıra, nafaka alan kişinin gelir durumu ve yaşam şartları da göz önünde bulundurulmalıdır. Tedbir nafakası veya iştirak nafakası taleplerinin hangi şartlar altında kabul edileceği, mahkemece belirlenecektir. Yoksulluk nafakası talep edilmesi durumunda ise, talebin gerekçesi kuvvetlendirilmeli ve belgeleyici unsurlar sunulmalıdır. Bu noktada, mahkemeye sunulacak belgelerin güvenilir ve yeterli olması, davanın sonucunu etkileyebilir.

Ayrıca, nafaka artırımı için başvurulacak mahkeme türü ve davanın açılacağı yer de büyük önem taşımaktadır. Yerel mahkeme kararları, genellikle tarafların ikametgahlarına göre belirlenmektedir. Dolayısıyla, dava açmadan önce hangi mahkemeye başvurulacağı hakkında bilgi sahibi olmak oldukça faydalıdır. Son olarak, dava sürecinde hukuki yardım almak, sürecin daha düzgün bir şekilde ilerlemesine yardımcı olabilir. Profesyonel bir avukat, nafaka artırımı sürecinde dikkat edilmesi gereken tüm hukuki detayları açıklayarak destek sağlayacaktır.

Nafaka Arttırma Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Nafaka arttırma davaları, birçok mahkeme işlemine tabi olup, prosedürlerin karmaşıklığına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Genel olarak, nafaka arttırım taleplerinin ne kadar sürede sonuçlanacağı, başvurulan mahkeme türü, tarafların hazırlık süreçleri ve olası itirazların varlığı gibi faktörlere dayanır. Türk Medeni Kanunu çerçevesinde bu süreçler genellikle 3 ila 6 ay arasında bir zaman dilimini kapsayabilir; ancak bazı durumlarda daha uzun da sürebilir.

İlk aşamada, davacının nafaka arttırımı için mahkemeye karşı talep oluşturmak üzere gerekli belgeleri hazırlaması gerekmektedir. Bu noktada, nafakanın önceki durumu, kişinin gelir durumu ve nafakanın gerekliliğini vurgulayan belgeler önemlidir. Hazırlık aşamasının tamamlanmasının ardından, mahkeme duruşma tarihini belirler. Tarafların duruşmada hazır bulunması ve delillerin sunulmasının ardından mahkeme durumu değerlendirme aşamasına geçer.

Duruşmanın ardından, mahkeme kararını vermesi için genellikle birkaç hafta süresi vardır. Ancak, karşı tarafın itiraz yapma hakkı olduğu unutulmamalıdır. İtiraz süreci, bir başka 3-4 ay daha ekleyebilir. Dolayısıyla, nafaka arttırma davasının nihai sonucu, mahkeme kararının kesinleşmesiyle ortaya çıkar. Eğer bu süreçte iştirak nafakası veya tedbir nafakası gibi ek talepler de gündeme gelirse, tüm bu unsurlar dava süresini uzatabilir.

Son olarak, yoksulluk nafakası gibi durumlar da göz önünde bulundurulduğunda, sürecin karmaşıklığı ve sonuçlanma süresi üzerinde etkili olabileceği dikkate alınmalıdır. Bu unsurlar bir araya geldiğinde, nafaka arttırma davasının netleşmesi, her tarafın da durumunu göz önünde bulundurması ile ancak gerçekleşebilir.

Nafakanın Artırılması Sonrası Uygulamalar

Nafaka artışının mahkeme kararı ile onaylanmasının ardından, taraflar için belirli süreçler ve uygulamalar söz konusu olmaktadır. Nafaka arttırımı, bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesine bağlı olarak yapılabilmektedir. Bu artırımın ardından eski nafaka miktarı ile yeni belirlenen nafaka miktarı arasında bir geçiş süreci gerçekleştirilir.

Nafaka arttırımına ilişkin mahkeme kararı alındığında, bu kararın icra edilmesi için çeşitli prosedürlerin izlenmesi gerekmektedir. Öncelikle, nafaka artış kararı, karşı tarafın bilgilendirilmesi amacıyla resmi bir şekilde tebliğ edilmelidir. Bu aşamada, nafaka ödemelerinin düzenli bir şekilde yapılabilmesi için eski nafaka miktarına uygun olan yeni miktarın hesaplanarak belirlenmesi önemlidir. Nafaka alacaklısı, mahkemenin onayladığı yeni miktarı, ilgili hesap üzerinden yani iştirak nafakası, tedbir nafakası veya yoksulluk nafakası olarak talep edebilecektir.

Sonuç olarak, nafaka artışının ardından uygulanacak prosedürler, her iki taraf için de önemli detayları içermektedir. Ödenmesi gereken nafaka miktarının eski miktara oranla artırılması, yaşam koşullarını düzeltme açısından bir fırsat sunar. Ancak, nafaka artışının başlaması ile birlikte, nafakayı ödemekten yükümlü tarafın da kendi bütçesini gözden geçirerek yeni duruma adaptasyon sağlaması gerekmektedir. Bu geçiş süreçleri, tarafların iletişim kurarak ve mahkemeye başvurarak daha sağlıklı bir şekilde yönetilebilir. Mahkeme kararı ile belirlenen nafaka miktarının uygulanması, sürecin doğru bir şekilde takip edilmesi ile mümkün olacaktır.

Yargıtay kararı

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/19704

K. 2017/9326

T. 7.6.2017

Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili; tarafların Ankara 4. Aile Mahkemesi’nin 16/06/2011 tarih ve 2010/1707 E., 2011/845 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, davacı için aylık 350,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar için aylık 300,00’er TL iştirak nafakası takdir edildiğini, bu nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin ve müşterek çocukların ihtiyaçlarının arttığını, müvekkilinin tek başına ihtiyaçları karşılamakta zorlandığını, çocukların eğitimlerinin devam ettiğini, bağlanan nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının aylık 2.000 TL’ye, iştirak nafakalarının ise, ayrı ayrı aylık 1.500’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; müvekkilinin çocukların bütün ihtiyaçlarını karşıladığını, istenilen nafaka miktarının çok fahiş olduğunu, davacının durumunun iyi olduğunu, davacının sigorta yaptırmaksızın çalıştığını, nafakaların gelecek yıllar için artışına karar verildiğini belirterek, yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; Ankara 4. Aile Mahkemesince verilen karara göre bağlanan nafakaların her yıl kendiliğinden artırılmasına karar verildiği, kararın kesinleşme tarihinden sonra, davalının ekonomik durumunda olağanüstü bir iyileşme olduğu hususu da ispat edilemediği gerekçesiyle, yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılması davasının sübut bulunmadığından reddine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-)İştirak nafakalarının artırılması talebi yönünden;

Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 maddesi gereğince; velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür.

Yine aynı kanunun 331.maddesinde; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır” düzenlemesine yer verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 327/1.maddesinde; Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın, 328.maddesi hükmü gereğince; Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1.maddesi)

İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir nafakaya karar verilmelidir.

Görüldüğü üzere; tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının değişmesi ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerde taraflarca her zaman nafaka artırım davası açılabilir (HGK 15.07.2009 gün ve 3-352 E/348 K) .

Somut olayda; davalı babanın elektrik elektronik mühendisi olduğu, aylık 7.500 TL civarında gelirinin bulunduğu, Aralık 2015’te işten ayrıldığının bildirildiği, 1.300 TL kirada oturduğu, üzerine kayıtlı bir aracının olduğu, yeniden evlendiği, bu evliliğinden bir kızı olduğu, davacı annenin ise; ev hanımı olduğu, herhangi bir gelirinin bulunmadığı, annesine ait eve 500 TL kira ve 230 TL aidat ödediği anlaşılmaktadır.

Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Önceki davanın kesinleşme tarihi ile bu davanın açıldığı tarih arasında yaklaşık 3 yıl süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocukların yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır.

O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, uygun bir nafaka artışına karar verilmesi gerekir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde, davalının gelirinde olağanüstü değişiklik bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2-)Yoksulluk nafakasının arttırılması talebi yönünden;

TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.

Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilmemiştir.

Boşanma kararı ile birlikte hükmedilen yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş ise de, bu husus yoksulluk nafakasının artırılması için yeni bir dava açılmasına engel değildir. Davacı artırım davası ile nafakanın yeniden belirlenmesi talep edebilir.

O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan sebeplerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 6100 Sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Nafaka Artırım Davası Hangi Tür Nafakalar İçin Açılabilir?

Nafaka artırım davaları, aşağıdaki nafaka türleri için açılabilir:

Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eş için hükmedilen nafaka.
İştirak Nafakası: Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılamak üzere hükmedilen nafaka.
Tedbir Nafakası: Boşanma davası süresince eş veya çocuklar için geçici olarak hükmedilen nafaka.

Nafaka Artırım Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Hangisidir?

Nafaka artırım davalarında yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

Nafaka Artırım Davası Açarken Hangi Belgeler Sunulmalıdır?

Davacı, nafaka artırım talebini desteklemek için aşağıdaki belgeleri sunmalıdır:

  • Nafaka hükmüne ilişkin mahkeme kararı,
  • Tarafların gelir durumunu gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi levhası, kira kontratları),
  • Ekonomik koşullardaki değişikliği gösteren deliller (enflasyon oranı, piyasa verileri),
  • Alacaklının ihtiyaçlarını ve giderlerini gösteren belgeler (sağlık raporları, eğitim masrafları).

Nafaka Artırım Davasında Karar Nasıl Verilir?

Mahkeme, nafaka artırım davasında aşağıdaki unsurları değerlendirir:

  • Tarafların gelir ve gider durumu,
  • Nafaka alacaklısının ihtiyaçları ve borçlunun ödeme gücü,
  • Ekonomik göstergeler ve hayat pahalılığı,

Bu değerlendirmeler sonucunda mahkeme, nafakanın artırılmasına, aynı kalmasına ya da talebin reddine karar verebilir.

Nafaka Artırımında Geçmişe Dönük Artış Talep Edilebilir mi?

Nafaka artırım davaları, talep tarihinden itibaren hüküm ifade eder. Geçmişe dönük artış talep edilemez. Ancak dava tarihinden itibaren hükmedilecek olan artırılmış nafaka miktarı, geçmişe dönük olarak hesaplanabilir.

NAFAKA ARTIRIMI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

İSTANBUL ( ) AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI :

VEKİLİ : Av.

MURİS :

KONU : İştirak nafakasının artırılması talebimizdir. (Aylık 250,00 TL olan iştirak nafakasının aylık 7.000,00 TL’ye çıkarılmasını ve hükmedilen nafakaya her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasını talep ediyoruz.)

AÇIKLAMALARIMIZ
1-Davacı müvekkil ile davalı taraf, 20/10/2001 tarihinde evlenmiş olup bu evlilik birliğinden .. isimli ../../.. doğum tarihli çocukları bulunmaktadır. Davalı taraf ile müvekkil aralarında mevcut olan şiddetli geçimsizlik sebebi ile İstanbul.. Aile Mahkemesi’nin 2015/..E., 2016/… K. Sayılı ve ../../.. tarihli kararı ile boşanmışlardır. (EK-1:Boşanma Mahkemesi Kararı ) Boşanma sonucunda dosya ../../.. tarihinde kesinleşmiştir.
Boşanma davasının sonucunda küçüğün velayeti davacı anne olan müvekkile verilmiştir. Aynı zamanda müşterek çocuğa davalı tarafından aylık 250,00-TL nafaka ödenmesine hükmedilmiştir. Davalı baba, halihazırda müşterek çocuk için aylık 500,00-TL nafaka ödemektedir. Yıllar önce karara çıkan bu dosyadan verilen nafaka aynı kalmış ve günümüz Türkiye koşullarında artan enflasyon dikkate alındığında müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir. Ancak davalı tarafın geliri eskisine göre artmış olup müşterek çocuğun nafaka miktarında bir artış meydana gelmemiştir. Ülkemizdeki hayat pahalılığı ve ekonomik koşullar karşısında işbu nafaka miktarı anlamını yitirmiştir. Müşterek çocuk için ödenen nafaka, çocuğun asgari düzeyde ihtiyaçlarını dahi karşılamamaktadır.
2-Müşterek çocuk halihazırda Özel …. öğrencisidir. (EK-2: Öğrenci Belgesi ) Okul ile müvekkil arasında imzalanan Öğrenci Kayıt Sözleşmesinden de tespit edilebileceği üzere müvekkil tarafından okula aylık 7.000,00-TL ödeme yapılmaktadır. ( EK-3: Ödeme Makbuzları ) Okul taksitlerinin yanı sıra müşterek çocuğun kitap masrafları da müvekkil tarafından karşılanmakta olup yıllık kitap ihtiyacına karşılık 8.255,00-TL ödeme müvekkil tarafından yapılmıştır.
Ayrıca ifade etmek gerekir ki; müşterek çocuğun sağlık masraflarını karşılayabilmek için müvekkil tarafından özel sağlık sigortası yaptırılmış olup … poliçe numaralı Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Poliçesinden de görüleceği üzere aylık 812,00-TL ödemesi bulunmaktadır. ( EK-4: Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Poliçesi) Davalı tarafından ödenen nafaka ile müşterek çocuğun barınma, giyinme, yiyecek, sağlık giderleri ve eğitim masraflarının karşılanması mümkün değildir.
3-Müşterek çocuk büyüme çağındadır ve sağlık harcamaları, eğitim harcamları, giyim kuşam harcamaları, sosyal faaliyetleri gibi aktivitelerin ücretleri müvekkili oldukça zor duruma sokmuştur. Müşterek çocuğa ödenen 250,00 TL nafakanın 7.000,00 TL’ye çıkarılması durumunda müvekkil ancak çocuğun masraflarını karşılayabilecektir.
TMK 176. Maddesinin 4. Fıkrası “Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. ” , TMK 331. Maddesi “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. ” hükmünü ihtiva etmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 2002/2498 E., 2002/3671 K. Ve 09.04.2022 tarihli karar uyarınca, ” Mahkemece bir yıldan fazla bir zaman önce takdir edilen iştirak nafakasının çocuğun ihtiyaçlarının artması, enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün düşmesi, davalı babanın gelirinin önceki dava gününe göre aynı kalmayıp artmış olması da göz önünde bulundurularak uygun bir miktarda arttırılması gerekir.“
Davalının ekonomik durumundaki düzelme de göz önüne alınarak, küçüğün ihtiyaçlarında aşırı derecede artış olması, küçüğün büyümesinden kaynaklı eğitim giderleri, kurs giderleri gibi kalemlerinde bu ihtiyaçlara eklenmesi ve daha önce tespit edilen rakamın çok düşük kalması sebebiyle iş davanın açılma zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ SEBEP : TMK,HMK ve ilgili mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : Boşanma mahkemesi kararı, Sosyal- ekonomik durum araştırması, Zorunlu giderlere ilişkin faturalar ve belgeler, Tapu Kayıtları, Banka kayıtları, TCMB, TÜİK ve ilgili kurumlardan ÜFE/TÜFE ve enflasyon oranlarının celbi, Öğrenci Belgesi, Sağlık Raporları, Reçeteler, Öğrenci Kayıt Belgesi, Tanık (Gerekli görüldüğü takdirde dinlenmeleri talep edilmektedir.) , Bilirkişi, Keşif, Yemin ve Sair tüm yasal deliller.
SONUÇ VE İSTEM : Fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla, yukarıda izah ettiğimiz nedenler ve mahkeme tarafından re’sen göz önüne alınacak hususlar da dahil olmak üzere;
1-Davamızın KABULÜ ile İstanbul .. Aile Mahkemesi’nin 2015/.. Esas , 2016/.. Karar Sayılı tarihli ilamı ile müşterek çocuk lehine hükmedilen aylık 250,00-TL iştirak nafakasının, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 6.750,00 TL artırılarak, aylık 7.000,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan TAHSİLİNE,
2- Mahkemece belirlenen nafakanın, dava tarihini takip eden her yıl ÜFE oranında artırılmasına,
3-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ederim. ../../..
Davacı Vekili
Av.
EKLER:
1-Boşanma Mahkemesi Kararı
2-Öğrenci Belgesi
3-Öğrenci Kayıt Sözleşmesi ve Ödeme Makbuzları
4-Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Poliçesi
5-Vekaletname Sureti

Nafaka Artırım Davası Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?

Davanın sonuçlanma süresi, mahkemenin iş yoğunluğuna ve tarafların delillerini sunma hızına bağlıdır. Ortalama olarak, nafaka artırım davaları 6 ay ile 8 ay arasında karara bağlanmaktadır.

Nafaka Artırım Davasında Zamanaşımı Var mıdır?

Nafaka artırım davası açmak için herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Nafaka hükmü devam ettiği sürece her zaman artırım talebinde bulunulabilir.

Nafaka Artırımında Çocukların İhtiyaçları Nasıl Belirlenir?

İştirak nafakası için açılan artırım davalarında çocukların:

  • Eğitim giderleri,
  • Sağlık harcamaları,
  • Sosyal ve kültürel ihtiyaçları.
    gibi faktörler dikkate alınır. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek karar verir.

Nafaka Artırım Talebi Reddedilirse Ne Yapılabilir?

Mahkeme nafaka artırım talebini reddederse, karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru yapılabilir.

Nafaka Artırım Davasında Anlaşma Sağlanabilir mi?

Taraflar, nafaka artırım miktarı konusunda mahkeme dışında bir anlaşma sağlayabilir. Bu anlaşma, mahkeme tarafından onaylanarak ilam niteliği kazanır.

Nafaka Artırımında Avukat Tutmak Zorunlu mudur?

Türk hukukunda davalarda avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak nafaka artırım davası gibi mali ve hukuki detaylar içeren davalarda bir avukatın desteğinden faydalanmak, sürecin daha sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.

Sonuç ve Öneriler

Nafakanın arttırılması davaları, ekonomik koşulların değişmesi ve bireylerin yaşam standartlarındaki dalgalanmalara bağlı olarak önem kazanmaktadır. Özellikle iştirak nafakası, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası gibi nafaka türleri, aile içindeki dengeleri korumak ve mağdur olan tarafın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla düzenlenmektedir. Nafaka arttırımı süreçlerinde, mahkemeler genellikle harcama gereksinimlerini, tarafların gelir durumlarını ve genel yaşam koşullarını dikkate alarak karar vermektedirler.

Nafakanın arttırılmasına yönelik davaların değerlendirilmesinde, düzenlemelerin etkisi büyük önem taşımaktadır. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren nafaka üretim yasaları, zaman zaman sıkı bir şekilde uygulanmakta, bazen de kişisel durumlara göre esnekliği sağlanmaktadır. Bu nedenle yargı sürecine girmeden önce, bireylerin mevcut şartlarını ve nafaka hesabını doğru bir şekilde anlamaları büyük önem taşır. Ayrıca, nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların yaşadığı ekonomik koşullar ve değişkenlikler de dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak, nafakanın arttırılması davaları, bireylerin haklarının korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Davaların sürecinde, tarafların aktif bir şekilde görüş ve taleplerini ifade etmeleri, hukuki yardımlar alması ve gerektiğinde ek belgelerle destek sağlaması önerilmektedir. Bu, mahkeme sürecindeki şeffaflığı artıracak ve nafakanın adaletli bir biçimde belirlenmesine katkıda bulunacaktır. Nafaka süreçlerinin etkin yönetimi, taraflar arasındaki ilişkileri olumlu yönde etkileyebilir ve uzun vadede hak kayıplarının önüne geçebilir.