Unutulma hakkı
Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.
Söz konusu kanuni hak kapsamında, kişi ve kurumlar, kendisi hakkında internette yer alan toplanılma veya işlenilme amaçları ışığında gereksiz olan, yetersiz veya ilgisiz bilgi içeren ya da bu amacı taşımıyor olarak görünen, yayımlanmasından sonra aradan geçen zaman ve yayımlanma amaçları ışığında kendisiyle aşırı ilişkili olan kişisel verilerin arama motorlarında yapılan aramalarda çıkan sonuçların kendi adıyla olan bağlantısının kesilmesini talep edebilir. Unutulma hakkının istisnaları vardır.
Özel hükümlere aykırı olmamak koşuluyla; tarihsel, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla kişisel verilerin işlenmesine devam edilebilir.
Ayrıca, edebi veya sanatsal ifade veya gazetecilik amaçları kapsamında işlenen kişisel veriler unutulma hakkının istisnasını teşkil edebilir.
Bu hakkın düşünce özgürlüğüne olumsuz etkileri olduğu yönünde endişe ve görüşler de vardır.
Bireyin geçmişte yaptığı bir eylemin internet gibi bir ortamdan silinmesinin düşünce ve bilgi alma özgürlüğüne de olumsuz etkisi olduğu konusunda tartışmalar vardır.
Bu yasanın Türk hukuk sistemindeki karşılığı, kişinin özel hayatının korunması anayasanın ilgili maddesinin genel kapsamı gereği uygulanmalıdır.
Aksi halde bu işlemi yapmayan site yönetimi hakkında bilişim suçları ceza hüküm ve yaptırımlarına tabi olunur.
Internet ortamında unutulma
İnternet kullanımı ve online ortamlardaki içerik üretiminin artmasına paralel olarak, yıllar öncesine ait her türlü veriye kısa zaman içerisinde ulaşmamız mümkün hale gelmiştir.
Bu durum kişilerin özel hayatına da bir noktada sirayet ederek internet vasıtası ile kendilerinin paylaştığı veya üçüncü kişi ve kurumlarca kendileri haklarında paylaşılan bilgi belge, haber ve fotoğraf gibi kişisel verilere erişimi de kolaylaştırmıştır.
Kişilerin online ortamda yer almasını istemediği, geçmişte yaşanan durumlara ait bilgilerin varlığına üçüncü kişilerce her daim ulaşım kolaylığı, kişiler açısından hak ihlallerini gündeme getirmektedir.
Unutulma hakkı da bu noktada ortaya çıkan bir kavram olup yazımızda unutulma hakkı kavramı, ve unutulma hakkının mevzuatımızdaki yerine kısaca değineceğiz.
Unutulma hakkı, kısaca kişilerin online platformlarda kendi adları soyadları vb. kişisel bilgileriyle arama yapıldığında karşılaşılan sonuçlarda yer alan kendisi ile ilgili bilgi, fotoğraf, belge gibi verilerin yer almamasını isteme hakkı olarak tanımlanabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015 tarihli da bir kararında unutulma hakkını, üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak tanımlamıştır.
Unutulma hakkının varlığının kabul edilebilmesi için kişinin kendisine ait bilgi, fotoğraf gibi verilerin internet ortamında var olması gerekmektedir.
Sadece fiziki olarak mevcut olan bir verinin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Unutulma hakkının konusu olan bu veriler hukuki ve meşru yollarla yayınlanmış, gerçeği yansıtan verilerdir.
Bu husus da unutulma hakkını kişilik haklarının korunmasına yönelik taleplerden bir bakıma ayırır. Unutulma hakkının kapsamında yer alan verilerin silinmesi için veri sahibi kişinin talepte bulunması gereklidir.
Anayasa Mahkemesi kararı
Unutulma hakkına ilişkin Anayasa Mahkemesinden emsal teşkil edecek bir kara verilmiştir. Kararda başvurucu ismi yazılarak yapılan aramada arama motorlarında çıkan sonuçlarda daha önce sahibi olduğu mankenlik ajansında çalışan bir mankenin 2004 yılında aşırı dozda uyuşturucudan ölmesi haberinde aslında kendisinin ilgisi olmamasına rağmen isminin ver resminin yer aldığını ve bu doğrultuda ilgili içeriklere 5651 Sayılı Kanunu’nun 9. Maddesine dayalı olarak erişimin engellenmesi Sulh Ceza Hakimliğinden talep etmiştir.
Sulh Ceza Mahkemesince talebinin reddedilmesi nedeniyle de şeref ve itibarının korunması hakkının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı kanun kapsamında yapılacak ve çelişmesiz bir dava sonucunda yayının içeriğine erişimin engellenmesi kararını verilebilmesinin ancak hukuka aykırılığın ve kişisel haklarına müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hallerde mümkün olduğunu, erişim engellenmesine başvuru yolunun internet faaliyetleri yoluyla yapılan haberler ile kişilik hakları arasında gerekli hassas dengenin kurulmasın sağlamak yani basın özgürlüğünün ve basın mensuplarının haber verme ve eleştiri haklarının özüne dokunmaksızın ancak aynı zamanda hak sahibinin çıkarlarını koruyacak şekilde kullanılması gerektiğini belirterek, 2004 yılına ait bir haber için 2014 yılında erişim engelleme istenmesini gerektirecek acil bir halin ortaya konulmadığı, ayrıca zararın giderilmesi için daha etkili diğer korumu yollarına mevcut olduğu (Medeni Kanun 24 ve 25 uyarınca saldırın önlenmesi ve durdurulması gibi) ve bu yollara başvurmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle başvurucunun kamuya açık belgelerde isminin gizli tutulması talebinin kabulü ile başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
Öncelikle karar doğru olmakla birlikte gerekçe açısından muhalif yönde oy veren üyelerden HD ve MT’in gerekçelerine katıldığımı belirtmek isterim.
Kişilerin maddi ve manevi varlığının gelişmesinin önündeki engelleri kaldırılması Devletin pozitif yükümlüğü olup bunu düzenleyen Anayasanın 5., şeref ve itibarı düzenleyen 17. maddesi ve kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını düzenleyen 20. Maddesi birlikte değerlendirildiğinde bireyler Unutulma Hakkını Anayasa Mahkemesinin bu kararında gösterilen yol ve yöntem ile kullanabilecektir.
Yani acil ve kaçınılmaz bir hak ihlali olan durumlarda erişim engelleme, aksi hallerde ise hem 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hem de Medeni Kanun’un sağladığı koruma yöntemlerinden birisine başvura bilinecektir.
Unutulma hakkının içeriği
Hakkın içeriğinden bahsetmemiz gerekirse; Unutulma hakkından yararlanabilmek için kişisel verilerin içeriğinin yanlış olması gerekmez.
Gerçeği yansıtan bir verinin de kaldırılması istenebilir.
Kişinin genel olarak geçmişi ile bağlı kalmama hakkı bulunduğundan unutulma hakkı sadece geçmişteki hatalar veya zor durumda bırakabilecek bilgiler bakımından değildir, genel olarak mevcuttur.
Kişinin verinin kaldırılmasını isteyebilmesi için bunun erişilebilir olmasından zarar görmesi gerekmez.
Verilerin yayımlanmasının hukuka aykırı olması da gerekmez. Örneğin, kişinin rızasıyla vaktinde bir siteye yüklediği bilgiler de bu hakkın kapsamındadır.
Verilerin ilk etapta bizzat hak sahibi tarafından internete yüklenmiş olup olmaması önemli değildir. Üçüncü kişilerin bilgileri öğrenmekte meşru bir faydaları olabilir.
AB Adalet Divanı’nın Google kararında ‘’Kamunun bilgiyi öğrenmede üstün bir yararı bulunması’’ istisnası öngörülmüştür.
Türkiye Açısından Unutulma Hakkı
Unutulma hakkının bir temel hak olarak kişilere yasal düzlemde tanınması yönünde özellikle Kıta Avrupası’nda önemli adımlar atıldığı fakat ABD’de anılan hakka daha mesafeli yaklaşıldığı görülmektedir.
Türkiye’de de unutulma hakkı henüz özel olarak yasalaşmış değildir.
Bu nedenle konu hakkında iç hukuk anlamında başvurulabilecek yasal düzenlemeler henüz 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 5651 sayılı ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun kişilik hakkının korunmasına ilişkin hükümlerinden ibarettir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.06.2015 E. 2014/4-56 K. 2015/1679 sayılı kararı unutulma hakkını Türk hukuku ile tanıştırıcı niteliktedir.